Tek-iş sendikası 13 Mart 2020 Tarihin'de Kredi Yurtlar kurumu İşçileri Tarafından kurulan İşçi sendikası'dır
Tek iş sendikası Anayasa ve Uluslararası hukuka çok vakıf profesyonel bir sendika olduğu kaçınılmazdır.
ILO'nun temel haklara ilişkin 29, 87, 98, 100, 105, 111, 138 ve 182 sayılı sözleşmeleri Ülkemiz onaylamıştır. Anayasamızın 90'ıncı maddesine göre, Ülkemiz tarafından onaylanan ILO sözleşmeleri kanun hükmünü taşımaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90. maddesi hükmü açıktır. Usulüne göre onaylanmış temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler iç hukuktan üstündür ve yasama, yürütme ve yargı açısından bağlayıcıdır.
Onaylanmış ILO sözleşmelerinin uygulanmaması ve ihlal edilmesi anayasa ihlali anlamına gelmektedir.
Bunlardan en önemlisi ILO’nun kuruluş ilkeleri arasında ve Anayasasında da yer alan emeğin alınıp satılan bir mal olmaması gerektiği vurgusudur
Emek insanı ve toplumsal boyutları olan bir üretim faktörüdür ve bütün zenginliklerin temel kaynağıdır.
Anayasa'nın 51. maddesinde, hiç kimsenin bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamayacağı hükmü yer almaktadır. Maddenin amir hükmünden de anlaşılacağı üzere sendika hakkının sürdürülebilmesi ancak bu hakkın korunması ile mümkündür. Bu korumadan kasıt sendika üyesi olan bireylerin herhangi bir baskı altında olmaksızın hak ve çıkarlarını en iyi şekilde koruyabileceğine inandığı şekilde hareket edebilmeleridir. Zira sendika hakkının unsurlarından birini oluşturan sendikal faaliyette bulunma hakkı öncelikle bireysel sendika üyeliğinin güvence altına alınması ile mümkündür. Ancak bireysel sendika özgürlüğü güvence altına alındıktan sonra kolektif sendika özgürlüğü ve bununla birlikte sendikaların üyelerinin hak ve çıkarlarını savunması söz konusu olabilir. Dolayısıyla sendika üyelerinin iradeleri dışında mensubu oldukları sendikadan çıkmaya zorlanamayacakları anayasal güvence altına alınmış, bu şekliyle sendika hakkının ön koşulu olan bireysel sendika üyeliği güvencesi anayasal çatı altında korunmuştur.
Bununla birlikte sendika hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci fıkrasında bu hakkın ancak millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir. Sendika hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Dolayısıyla sendika hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, Anayasa'nın 51. maddesinde sayılan sınırlandırma amaçlarını taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir.
Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkelerin düzenlendiği Anayasa'nın 13. maddesinde de hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği temel bir ilke olarak benimsenmiştir. Buna göre sendika hakkına yapılan müdahalelerde dikkate alınacak öncelikli ölçüt, müdahalenin kanuna dayalı olmasıdır. Bu ölçütün sağlanmadığı tespit edildiğinde diğer ölçütler bakımından inceleme yapılmaksızın sendika hakkının ihlal edildiği sonucuna varılabilecektir.
Derece mahkemelerinin yorumlarının kanunun açık lafzıyla çelişki içinde olduğu veya kanun metni dikkate alındığında bireyler tarafından öngörülmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığı hâllerde sendika hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı kanaatine varılması mümkündür.
Sendika hakkı, demokratik toplumun varlığından bahsedebilmek için varlığı zorunlu haklardan biridir ve bu sebeple Anayasa'nın 51. maddesinin birinci fıkrasında hiç kimsenin sendika üyeliğinden ayrılmaya zorlanamayacağı düzenlenmiş ve ardından aynı maddenin üçüncü fıkrasında söz konusu hakkın "kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir." hükmüne yer verilmiştir.